19 Nisan 2015 Pazar

Kıyılmış sarmalık tütün ve makaron satışında Özel Tüketim Vergisi


Sigara, nargile, pipo vb. tütün ve tütün ürünlerinin insan sağlığı alanında yarattığı tartışmalar bir yana bu ürünlerin vergilendirilmesi alanında tereddütler de yaşanmaktadır.
Uygulamada, tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile kıyılarak hazırlanan sarmalık kıyılmış tütünü, piyasadan temin edilen bir aparat yardımıyla boş sigara tüpü ya da filtreli sarılmış sigara kağıdı olarak tanımlanan “Makaron” lara yerleştirilmesi yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli III sayılı Listenin (B) Cetvelinde yer alan tütün ürünlerinin vergilendirilmesi konusunda yaşanan tereddütler nedeniyle sarmalık kıyılmış tütün ve makarondan (filtreli boş sigara kâğıdından) oluşan ürünün üretim ve toptan satışı faaliyeti yürüten işletmelerin, Özel Tüketim Vergisini sarmalık kıyılmış tütünün tüketici fiyatı üzerinden mi yoksa tütün ve makaronun toplam perakende satış fiyatı üzerinden mi hesaplayacağı konusunu esas alan Gelir İdaresi Başkanlığı Adana Vergi Dairesi Başkanlığı özelgesi yayınlanmıştır...





Engellilerin araç alımında Özel Tüketim Vergisi istisnası uygulaması

Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 7 nci maddesinin 2 numaralı bendi ile motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşmayan binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtların, motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşmayan eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtların ve motosikletler (mopedler dahil) ve bir yardımcı motoru bulunan tekerlekli taşıtların, sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler ile bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından, beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den istisna edilmiştir.
Sözü edilen istisnanın uygulaması konusunda "Sağ alt extremitede hafif parezi ve sağda travmatik katarakt, amorotik göz" rahatsızlığı nedeniyle sürekli raporu bulunan engellilik oranı (özür durumuna göre çalışma gücü kaybı oranı) %42 olan ve araç iktisap etmesi durumunda Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun malul ve engellilere ilişkin istisna hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağı konusunda tereddüt yaşayan bir engelli vatandaşımızın görüş talebi ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge yayınlanmıştır... 

Meyve aromalı ve aromasız nargile tütününde Özel Tüketim Vergisinin hesaplanması




İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Şirketinizin meyve aromalı ve aromasız nargile tütünü imalatı işi ile uğraştığı belirtilerek, birim ambalaj itibari ile eklenecek maktu verginin hesaplanmasında mamul gramajlarının önemli olup olmadığı ile maktu vergi uygulamasının fatura üzerinde nasıl gösterileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.





Okey takozunun Özel Tüketim Vergisine tabi olup olmadığı



Geçmişi 13. yüzyıllara kadar uzanan ve tüm dünyanın bildiği domino taşlarından esinlenilerek kurgulanan okey oyunu, ülkemizde ve diğer ülkelerde uzun yıllardır oynanan bir topluluk oyunudur. 
Renkli ve numaralı 106 okey taşı ile 4 adet okey takozu kullanılarak oynanan okey oyunu, özellikle kahvehanelerin vazgeçilmez demirbaşları arasında yer almakta ve birçok kişi tarafından tercih edilmektedir.
Tercih edilmesinin getirdiği sosyal ve ekonomik hareketlilik takım olarak satılan bu oyunun vergilendirilmesini de önemli bir hale getirmektedir.
Ağaç ürünlerinden okey takozu yaparak okey takımı yapan bir firmaya sattığını beyan eden bir firmanın ürettiği okey takozunun Özel Tüketim Vergisine tabi olup olmayacağı konusunda yaşadığı teredddüt nedeniyle Gelir İdaresi Başkanlığı Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı'ndan talep ettiği özelge cevabı yazı metninde yer almaktadır.



9 Nisan 2015 Perşembe

Atıkların sevkiyatı sırasında kullanılan fıçı ve plastik bidonların tesliminde KDV uygulaması

Atıkların çöplüklerde depolanması bunların bertarafı için bir yöntem olarak büyük sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, atıkların bertaraf edilmesi yolu giderek yaygınlaşmakta ve bu alanda faaliyet gösteren işletmelerin sayısı da artmaktadır.
Bu noktada, atıkların depolanması ve bertaraf edileceği işletmelere transferi sırasında kullanılan fıçı ve plastik bidonların teslimi sırasında Katma Değer Vergisi uygulaması önem kazanmaktadır.
Bu alanda faaliyet gösteren bir işletme tarafından yapılan talebe istinaden Gelir İdaresi Başkanlığı Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığınca verilen Özelge bu yazımıza alınmıştır.

Piknik alanına giriş ücretinde Katma Değer Vergisi uygulaması


Piknik alanlarında işletmeci olarak hizmet veren kişi ve/veya kurumların yaygınlaşması ile birlikte piknik alanlarında verilen hizmetler de farklılaşmakta ve bu hizmetlerin karşılığında tahsil edilen tutarların vergilendirilmesi de önem arz etmektedir.
Yaza girdiğimiz şu günlerde piknik alanlarına girişiniz karşılığında giriş ücreti talep edilmesi ihitimali kuvvetlidir.
Bu nedenle, piknik alanına (mesire yeri) girişimiz karşılığında bizden talep edilen giriş ücreti ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge metnine yazımız içerisinde yer verilmiştir.

Matbaalarda sipariş üzerine yaptırılan baskılı karton kutuların tesliminde KDV tevkifatı


İşletmelerin amblem ve logolarını içerin baskılı karton kutular, İşletmenin kurumsal kimliğini ön plana çıkarma girişimlerinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. İşletmelerin bir kısmı bu süreci bizzat yürütme çabası içerisinde iken çoğu işletme ise tercihlerini, bu alanda hizmet veren başka firmalardan hizmet alımı şeklinde kullanmaktadır.

Firmalardan bu anlamda sipariş alarak matbaalara amblem ve logo içeren karton kutuları ofset baskı yöntemiyle imal ettiren bir firmanın katma değer vergisi tevkifatı ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'ndan talep ettiği görüşe verilen cevap bu yazıda yer almaktadır.

Süt üretici birliğinin Kurumlar Vergisi karşısındaki durumu


Gerek dünyada gerekse Türkiye'de süt ürünlerinin çeşitliliği her geçen gün artmakta ve süt talebi de paralel olarak artış göstermektedir.


Piyasanın talebi doğrultusunda ürün çeşitliliğini artıran süt ürünleri üreticisi sanayi işletmelerinin yarattığı bu talep süt üretimini de daha önemli hale getirmektedir.
Süt ürünleri üreticisi sanayi işletmeleri, ihtiyaç duydukları sütü, kendileri üretme yoluna gidebildikleri gibi dışarıdan sağlama (süt üretmeme veya yeterince üretememe gibi nedenlerle) yolunu da tercih etmektedirler.
5200 sayılı tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu kapsamında kurularak faaliyet gösteren süt üreticileri birlikleri, sütün pazarlanması konusunda üyesi olan üreticiler lehine rol üstlenmektedir.
Konya'da faaliyet gösteren bir Süt Üreticileri Birliği'nin, tüzüklerinin 3/b maddesi gereği, amaçlarının üyelerinin üretmiş olduğu sütün sadece pazarlamasını yapmak ve ürüne pazar bulmak olduğunu belirterek kurumlar vergisi muafiyeti konusunda talep ettiği görüşe ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Konya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen özelge yazımıza alınmıştır.

İadesi gereken Motorlu Taşıtlar Vergisinin kurum kazancına dahil edilip edilmeyeceği

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)


Sayı
:
B.07.1.GİB.4.10.15.01-2010/KVK-824-11
26/01/2012
Konu
:
İadesi gereken MTV'nin kurum kazancına dahil edilip edilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile aktifinize kayıtlı araçlarınız için 2005-2010 yılları arasında fazla ödemiş olduğunuz Motorlu Taşıtlar Vergisinin (MTV) iadesini ... Vergi Dairesinden talep ettiğiniz belirtilerek ilgili yıllarda gider yazılan MTV'nin her yıl için gelir düzeltmesi yapılıp yapılmayacağı ya da iade alındığı yılda gelir kaydedilip kaydedilemeyeceği hususunda Başkanlığımızın görüşünü istemektesiniz.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde;
"(1) Kurumlar Vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır.
(2) Safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır."
hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise
"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. 
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur."
hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, ticari kazancın tespitinde "tahakkuk esası" ve "dönemsellik" ilkeleri geçerlidir. Tahakkuk esasında, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, dönemsellik ilkesinin uygulanmasına ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Dönemsellik ilkesinin doğal sonucu olarak; bir hasılatın, belli bir döneme ilişkin safi kurum kazancının belirlenmesinde müspet unsur olarak dikkate alınabilmesi için, bu hasılatın söz konusu döneme ait olması gerekir. Bir gelir unsuru, geçmiş dönemlere veya gelecek dönemlere ait ise, tahakkukun hangi dönemde olduğuna veya olacağına bakılmaksızın, söz konusu gelirin dönemsellik ilkesi gereği ilgili bulunduğu dönemde dikkate alınması gerekir.
Buna göre, kurum kazancı, ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden elde etme yönünden tahakkuk esası geçerlidir. Tahakkuk ise gelirin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bunun için geliri doğuran işlemin tekemmül etmesi gereklidir.
Konu ile ilgili olarak ... Vergi Dairesi ile yapılan yazışma sonucu, azami toplam ağırlıkları 19.000 kg olduğu halde MTV'nın II sayılı tarifenin en yüksek dilimi olan 20.001 kg ve yukarı üzerinden MTV'si hesaplanan çekici araçlar dolayısıyla tahsil edilen vergilere ilişkin düzeltmelerin yapılarak red ve iade işlemini gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; 2005/2010 yılları arasında ödenmiş olan MTV'den  yersiz ve fazla tahsil edilen kısımların, ... Vergi Dairesi tarafından düzeltmenin yapıldığı dönemde tutar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olduğu kabul edileceğinden, bu dönem itibarıyla kurum kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.

Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi veya satışından elde edilen gelirlerin ve gemide çalışan personele ödenen ücretlerin istisnası

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü


Sayı
:
84098128-120[37-2012-5]-164
03/04/2014
Konu
:
Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi veya satışından elde edilen gelirlerin ve gemide çalışan personele ödenen ücretlerin istisnası hk.

            İlgi (a)'da kayıtlı özelge talep formunda; işletmenize ait " ... " isimli özel maksatlı "Tarak Gemisi" ile deniz dibi tarama, kazı çalışmaları ve benzeri faaliyetler yaptığınız, ilgi (b)'de kayıtlı dilekçenizde ise; söz konusu geminin 19.11.2012 tarihinde Türk Uluslararası Gemi Siciline kaydedildiği belirtilerek, gemide çalışan personele yapılan ücret ödemeleri ile geminin işletilmesinden ve işletilip işletilmediğine bakılmaksızın aynı sicile bir başkası adına tescil edilmek üzere devrinden elde edilecek kazançların 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu uyarınca gelir, kurumlar, damga vergisi ve harç istisnası kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37'nci maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazanç ticari kazançtır." hükmüne yer verilmiştir.
            Diğer taraftan, 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2'nci maddesinde, Kanunda geçen gemi kavramının ticari amaçla kullanılan her türlü yük, yolcu ve açık deniz balıkçı gemilerini ifade ettiği, aynı Kanunun 12'nci maddesinde ise bu Kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançların, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan müstesna olduğu ve Türk Uluslararası Gemi Sicilinde kayıtlı gemilerde ve yatlarda çalışan personele ödenen ücretlerin gelir vergisi ve fonlardan müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır.
            6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 816'ncı maddesinde de, tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması denizde hareket etme imkanına bağlı bulunan ve pek küçük olmayan her türlü teknenin gemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.
           Diğer taraftan, konu hakkında 30/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan   1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.12.1.1 Yasal düzenleme ve istisnanın kapsamı" başlıklı bölümünde;
            "4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5266 sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişik 12'nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançlar, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan istisnadır." hükmü yer almaktadır.
            Bu hükme göre, 4490 sayılı Kanunla oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden elde edilen kazançlar, faaliyetin gelir vergisi mükelleflerince (dar mükellefler dahil) yapılması halinde gelir vergisinden, kurumlar vergisi mükelleflerince (dar mükellefler dahil) yapılması halinde kurumlar vergisinden; Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin devrinden elde edilecek kazançlar da gelir ve kurumlar vergisinden istisna olacaktır."  hükmü yer almaktadır.
            ... Liman Başkanlığının ... tarihli ve ... sayılı yazılarında;
            "...
            Bahse konu ... adına kayıtlı ... isimli Tarak Gemisi Gemi kavramı kapsamındadır." denilmektedir.
            Bu çerçevede, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin;
            -Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıt ettirdikleri gemilerin ve yatların işletilmesinden elde ettikleri kazançlar ile,
            -Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıt ettirdikleri gemilerin ve yatların işletilip işletilmediğine bakılmaksızın aynı sicile bir başkası adına tescil edilmek üzere devrinden elde ettikleri kazançlar,
            gelir ve kurumlar vergisinden istisna olacaktır. Ayrıca, Türk Uluslararası Gemi Sicilinde kayıtlı gemilerde ve yatlarda çalışan personele ödenen ücretler de gelir vergisinden müstesna tutulacaktır.
             Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 38'inci maddesinde noter işlemlerinden bu kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanların noter harcına tabi olduğu belirtilmiş olup, söz konusu tarifenin "Maktu harçlar" başlıklı ikinci bölümünün birinci maddesinde ise, belli bir meblağı ihtiva etmeyen ve alınacak harç miktarı kanun ve tarifede ayrıca gösterilmemiş olan senet, mukavele ve kağıtlardaki imzaların beherinden maktu harç alınacağı hüküm altına alınmıştır.
            Ayrıca, anılan Kanunun 123'üncü maddesinin ilk fıkrasında; özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı belirtilmektedir.
            4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 12'nci maddesinin 2'nci fıkrasında ise, "Türk Uluslararası Gemi Siciline kaydedilecek gemilere ve yatlara ilişkin alım, satım, ipotek, tescil kredi ve navlun mukaveleleri, damga vergisine, harçlara, banka ve sigorta muameleleri vergisine ve fonlara tabi tutulmazlar." hükmüne yer verilmiştir.
            Yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde; " ... " isimli tarak geminizin Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı olması nedeniyle söz konusu gemiyle ilgili alım, satım, ipotek, tescil, kredi ve navlun mukavelelerinin damga vergisinden istisna edilmesi ve devredilecek olan bahse konu geminin Türk Uluslararası Gemi Sicil belgesinin ibraz edilmesi halinde noterde yapılacak işlemlerden harç alınmaması gerekmektedir.
            Ancak 4490 sayılı Kanunda, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerde çalışan personele ödenen ücretlerin damga vergisinden istisna olacağına dair herhangi bir hükme yer verilmediğinden, söz konusu personele ödenen ücretlerin damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.